Evlilik ve ilişkiler hakkında yazılar ve bilmek istedikleriniz.
Sorunlu bir ilişkiyi sürdürmek bildiğiniz tek yaşam haline geldiğinde mesele sadece ilişkiyi bitirmek değildir. Zor bir insanla uzun yıllar mücadeleyle geçen bir ilişki sürdürdüğümüzde bildiğimiz tek şey bu olur. O insanla didişmek, onu ikna etmeye çalışmak, ona darılmak, onun yaptıklarına üzülmek, onun yol açtığı sorunları çözmeye çalışmak hayatınızın tamamını kaplar. Bir ilişkiyi bitirmenin en zor…
Evlilik hakkında bir laf çıkar ağzından, “Bekara karı boşamak kolay hele bir evlen ondan sonra konuş” derler. Evlenirsin, yine bir yerde laf edersin. “Hele bir çocuğun olsun, ben seni ondan sonra görücem” derler. Çocuk yaparsın, çocukla ilgili bir şey çıkar ağzından; “Bir tane çocukla kolay tabi, iki tane olsun ondan sonra konuş” derler. Neyse zaman…
Sevgilim instagramdan başka kızların resimlerini beğeniyor ne yapmalıyım? Evlenmek üzere olduğum nişanlım başka bir kızla daha berabermiş ne yapmalıyım? Yapılacak şey belli de neden yapamıyoruz? Restinizi çekecek arkanıza bakmadan dönüp gideceksiniz. Henüz ilişki aşamasında bunu yapan biri evlendikten sonra neler yapmaz ki? Ya evliliğe hazır değil karşınızdaki kişi ya da ilişkinizde başka sorunlar var. Ama…
Kötü, bencil, sadece kendini düşünen çıkarcı insanları kabul edemiyorum diye bir yorum vardı bir önceki yazının altında. Kabul etmeyin zaten. Ama neyi kabul etmeyin. O insanın size bencilce davranmasını kabul etmetin. İzin vermeyin buna. O zaman neyi kabulleneceğiz. O insanın bencil biri olduğunu. Peki bizi tüketen ne? Bir umutla sarıldığımız iyilik düşüncesi. Ben yeterince iyiysem…
Taviz vermek ile kabullenmek arasındaki çizgiyi anlamamız gerekiyor. Kabullenmek karşımızdaki kişiyi olduğu gibi, iyi ve kötü taraflarıyla, doğru ve yanlışlarıyla, hatalarıyla, zaaflarıyla, hoşumuza giden ya da gitmeyen bütün taraflarıyla sevebilme potansiyelidir. Kabullenebilme potansiyeliniz, duygusal olgunluğunuzla doğru orantılıdır. İnsan büyüdükçe, olgunlaştıkça kendini kabullendikçe başkalarını da kabullenebilir. Ama taviz öyle değildir. Taviz vermek kendi değerini bilmemektir. Sınırlarını…
Hakkımızı teslim etmesini beklediklerimizin aslında hakkımızı bizzat yiyenler olması ne acı. Hayatın en trajikomik paradoksu. En çok da kadın erkek ilişkilerindeki hali yıkıcı ve insan “ben bunu hak etmiyorum diyerek ve karşısındakinin yaptığı haksızlığı fark etmesini bekleyerek bir ömrü tüketebiliyor. Benim önerim şu: siz kendi iyi niyetinizden, haklı olduğunuzdan eminseniz ve vicdanınız rahatsa kendinizi anlatmayı…
Bizden daha kötü olanların bizden daha iyisini yapabilmesinin adıdır kıskançlık. Bizden zaten iyi olduğunu bildiklerimizin yaptıklarını kıskanmayız. Biz zaten onun yaptığını yapamazdık biliriz. Ama “ben yapardım” dediğinizde, hatta daha iyisini yapabileceğinizi hissettiğinizde içiniz burulur. Ben ondan daha yetenekliydim, daha güzeldim, sesim daha güzeldi, daha komiktim daha akıllıydım deseniz de nafile. Kendini ziyan ettiğini anlamana sebep…
İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız her ortamda ona göre davranın. Kimse size kendinize davrandığınızdan daha iyi davranmaz. İnsanlar onlara nasıl davrandığınıza göre değil, kendinize nasıl davrandığınıza göre tavır alırlar.
Tahammül gücü bittiğinde sevgi de tek başına kalır, çok fazla dayanamaz. O yüzden saçma sapan konularla sevdiğiniz insanı yormayın, yıpratmayın; çünkü onun sabrına gerçekten ihtiyaç duyacağınız zor zamanlarınız olacak. Sevgi, sabır, tahammül hiç kimsede bitmeyen kaynak değildir. İyi bakılmaz, idareli kullanılmazsa tükenir. Çok fazla yorulmuş, tükenmiş, içerlemiş bir insanın, ne kadar severse sevsin; sevgisini sunması,…
Surat asmak ve sitem etmek. Kalbi soğutan iki davranış. Davranış diyorum dikkat ederseniz çünkü bu ikisinin duygu ifade etmekle alakası yok. “Kızdığım için surat asıyorum” “beni kırdı ne yapayım istemeden suratım düşüyor” “Ne olacak şu kadarcık sitem ettiysem insan sevdiğine biraz nazlanamaz mı” demeyin. Bunlar hep çocukçadır ve inanın öyle bir zamanda yaşıyoruz ki kimse…
Hayır diyemediğimiz için yok ki dediğimiz ve gerçekten de yok ettiğimiz şeyler var. İnsan koruyamadığı şeyleri ve hatta kendini bile eğer ki savunamıyorsa yok etmeyi seçebiliyor. Kullanılmaktan ve sömürülmekten kendini koruyamayan insan hiç farkına varmadan kendini baltalama yoluna girebiliyor. Bilinçsizce kendini hasta etmek, yokluğa sürüklemek, aciz duruma düşürmek, zarar veren insanları kendinden uzak tutmaya çalışmanın…
eyzesi Ayşegül’ü ziyarete gelmişti, bir gün kalıp gidecekti. Mevzu balkon terlikleriydi. Teyzesi ev terliğiyle balkona çıkıyor, sigara içip içeri giriyordu. Mevsim kış, hava soğuk, o yüzden de balkon kirliydi. Teyzesi ev terliğiyle balkona çıkıp sonra içerdeki halıya bastıkça Ayşegül çok rahatsız oluyor ama tartışma çıkmasın diye bir şey söyleyemiyordu. Tek söylediği:“Teyze kapının önünde balkon terliği…
İlişkilerinde olumsuz duygularını gösteremeyen bir insan, çok arkadaşı olsa bile kendini yalnız hissedecektir. İnsanın iki yüzü vardır. Bir ilişkide sürekli pozitif tarafını gösteren insanın içinde negatif duygular çöp misali birikir. İçinde çok çöp biriken insan ya hasta olur ya da olmayacak yerlerde, hak etmeyen sakin insanlara patlayarak çöpünü boşaltır. Gerçekten samimiyet içeren ilişkilerde insanlar olumlu…
Söylemek var söylemek var. Söylemekten söylemeye fark var. En doğru tespitlerinizi, en haklı ihtiyaçlarınızı bile duyuramıyorsanız üslubunuzda bir sorun olabilir mi? Haklı ihtiyaçlarınız doğru üslupla birleşmediğinde haksız duruma düşmek an meselesidir.
Evlilik hakkında bir laf çıkar ağzından, “Bekara karı boşamak kolay hele bir evlen ondan sonra konuş” derler. Evlenirsin, yine bir yerde laf edersin. “Hele bir çocuğun olsun, ben seni ondan sonra görücem” derler. Çocuk yaparsın, çocukla ilgili bir şey çıkar ağzından; “Bir tane çocukla kolay tabi, iki tane olsun ondan sonra konuş” derler. Neyse zaman…
Sevdiğiniz birinin sorunlu bir davranışı olabilir. Belki çok alkol alıyor, aşırı yiyor, sigara içiyor, çok para harcıyor, sürekli borç yapıyor. Onun bu sorunlu davranışı belki sizin de hayatınızı olumsuz yönde etkiliyor. Sürekli alkollü biriyle yaşamak, eşinin aşırı harcamalarından dolayı aile ekonomisinin bozulması zor konulardır. Peki durumu daha da zorlaştırmamak için ne yapabiliriz? Her şeyden önce…
Biliyorum eğer haklıysanız haklı olduğunuzu o ya da bu şekilde kanıtlama ihtiyacı duyarsınız. Oysa ki insanların sizi haklı bulmasının içinizi rahatlatmak dışında size bir faydası yoktur. “Ya evet çok haklısın” , “ kesinlikle sen haklısın” , “sana yapılan gerçekten büyük ayıp, haksızlık” sözlerini duyma çabası ve arzusu aynı zamanda insanı zaaflı gösterir. İnsanlar duymaya ihtiyaç…
Sizi üzenleri affedin demiyorum ama arada bir de olsa boşverin. Ne yitirmiş olursanız olun elinizde kalanlar için şükredin. Yaşınız kaç olursa olsun kaçırılmış bir şey yok. Yeni başlangıçlar yapmak için azimle gayret edin. Umutsuzluğa düşmeyin, küsmeyin kaderinize, her daim dua edin. İsyan edip de vazgeçmeyin; sadece biraz daha sabredin. Gerçekler bazen dayanılmaz derecede acı olabiliyor…
Neden sınır koyamıyoruz, neden bu kadar çok açıklama yapıyoruz ya da istemediğimiz şeylere neden boyun eğiyoruz? Çünkü yeterince nazik olmadığımızda, kendimizi çok net ortaya koyduğumuzda, yapmak istemediğimiz ve aslında yapmama hakkına sahip olduğumuz şeylere hayır dediğimizde RİSK almış oluruz. Neyin risk mi? O ilişkiyi ya da o ilişkinin bize sunduğu konforu kaybetme riski. Sonuçta en…
İnsanları kırmamak için verdiğiniz her taviz sizi daha kırılgan onu daha cüretkar hale getirir. Neden korkuyoruz insanları kırmaktan. Kırılan insan kadar korkunç bir şey yok da ondan. Ne olur ki, kırılırsa kırılsın diyemiyorsun. Demesi kolay da dayanması zor çünkü. Mesele insanların kırılmasından çok kırıldıkları zaman bize kesmelerinden korktuğumuz ceza. Bu ceza keşke para cezası olsa.…
Doktor hastaya sorar: “Neren ağrıyor, nasıl düştün, gece uykuların nasıl vb.” Polis suçluya sorar: “O gece neredeydin, araba nerde, eve saat kaçta girdin” Mağazaya girersiniz satıcı sorar: Nasıl bir şey bakmıştınız, kaç numara giyiyorsunuz” Bu insanlar soru soruyorlar çünkü işleri bunu gerektiriyor. O cevaplara ihtiyaçları var. Öğrendikleri sayesinde işlerini yapıyorlar. Eğer yakın ilişkilerinizde aldığınız cevaplar…
Her zaman bir orta yol, çok da mümkün olamayabiliyor. İyi iletişim demek her zaman uzlaşabiliriz demek değil. Çiftler bazı konularda sonsuza kadar da fikir birliğine varamayabilirler. İyi iletişim anlatabilmek ve anlaşılabilmek ihtiyacının karşılanmasıdır. Sesini duyurabilmek ve diğerinin sesini duyabilmek becerisidir. Fikir birliğine varmak ise çok ayrı bir mevzudur. “İki insanın her konuda uzlaşması zaten mümkün…
Haklı olsan da haddini aşmayacaksın. Öfkeni dile getirirken aşırıya kaçmayacaksın. Hakkı yenen sen bile olsan hakkını yiyenlere hakaret etmeyeceksin. Mağdursan mağdur gibi davranacaksın. Gördüm ki, canı yandığı için bile olsa bağıranın mağdur olduğuna kimse inanmıyormuş. Mesela adam eşyanı çalıyor fark ediyorsun, hırsız diyorsun. “Sen bana hırsız dedin” diyor. Sana iftira atıp işinden kovulmana sebep olana…
Geçen günkü yazımla ilgili çok soru geldi sizden. Hakkımız yendiyse ve çok öfkelendiysek, haklıyken haksız duruma düşmemek için ne yapabiliriz? Bir takipçimiz evlenmek üzere olduğu nişanlısının kendisini aldattığını öğrenmiş ve nişanlısına kötü bir kelime söylemiş. Nişanlısı da sen benim gururumla oynadın diye cevap vermiş. Hadi bakalım! suçlu birken iki oldu. Suçu işleyen kişi kendisini suçuyla…
Kendimizi sevilebilir hissetmiyorsak ihtiyaç duyulan kişi olmakla yetiniriz. İnsanların bize ihtiyaç duymasını sağlamanın yolu onların sorumluluklarını taşımaktan, işlerini halletmekten, bolca fedakarlık yapmaktan geçer. Değersizlik duygusu ve kendini sevmeme öyle bir duygusal açlık yaratır ki, insan köprüyü geçene kadar olduğunu bile bile, kendini güçlü, iyi ve değerli hissetmek için kendini feda eder. “ihtiyaçları olmasa beni neden…
İnsanların hataları üzerinden prim yapmaya, haklı olmaya, iyi görünmeye çalışmak ve bunun için de insanların hatalarını afişe etmek, her yerde anlatmak, altını kırmızı kalemle çizmek kötü ve itici bir davranıştır. Ne diyor Mevlana “insanların kusurlarını örtmekte gece gibi ol”. Atasözü ne diyor peki? “Eden kurtulurmuş da diyen kurtulmazmış” Yani insanlar hata yapanın değil hatayı söze…
❤Kendini feda etmek, aşırı özveride bulunmak sevgi değildir. ❤Aşırı endişelenmek sevginin kanıtı değildir. ❤Kıskanmak çok sevmekten değildir ❤Sitem sevgiden değildir ❤Üzerine titremek sevgi değildir ❤Her fırsatta aramak sevgiden değildir ❤Evli kalmak istemek sevgiyle ilgili değildir ❤Sevgi gösterisi yapmak sevmek değildir, gösteri yapmaktır ❤Onun iyiliği için, onun yerine kararlar almak, akıl vermek, işini kolaylaştırmak sevgi değildir…
Lafın yeri geliyor da hiç bir şey diyemeden öylece susuyorsun ya, uyu uyuyabilirsen ondan sonra. Tabi ki ağzımız dilimiz, söyleyecek sözümüz var. Sorun da bu ya zaten. Çok fazla duygu var kalbimizde sözcüklere sarılmış ve hepsi aynı anda ağzımızdan çıkmak için hücum edip boğazımızda düğüm oluyorlar. Ondan sonra hiçbiri çıkamıyor dışarıya. Boğazımızdaki yumruyla kalıyoruz öyle.…
Kötü söz sadece küfür müdür? Eğer bir insana ağza alınmayacak küfürler etmiyorsanız, her lafı söyleyebilir misiniz? Mesela, “o ne biçim elbise”, “ne sürdün sen yüzüne”, “hala mı ayrılmadın ondan”, “profil fotoğrafın da güzel çıktığını mı düşündün”… Yani bunun gibi kişinin seçimlerini, kararlarını, lakabını hedef alan bir sürü yıkıcı söz söyleyip, ondan sonra karşınızdaki kişi sinirlenince…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
Alınganlık çok fena birşey. Ömür törpüsü. Bana mı dedi, beni mi kastetti, bu laf bana mı geldi, ben burdayım diye mi içeri girmedi… kendinizi yemeyin. Üstünüze alınmayın, meseleleri çok da kişisel algılamayın. Bunca soğuğu üzerine alınmayıp, hala hayatta kalan şu ayçiçeği gibi olun mesela. Kendiniz için yeni yıl dileklerinizden biri de alınganlığınızı yenmek olsun. Sevgilerimle💕…
Çocukları, çiçekleri, hayvanları bir de ağaçları sevsek yeterdi aslında.
Sevdiklerimizin mutluluğu için bir şey yapmak bize iyi gelir. Ama bu bir görev ve sorumluluk haline gelirse, memnun etmeye çalıştıklarımız giderek daha talepkar olursa öfkeleniriz. İnsanları memnun etmek sizin sorumluluğunuz değildir. İnsanlar için her ne yapıyorsanız gerçekten istediğiniz için ve kendi sorumluluklarınızı ihmal etmeden yapın. Küçük bir hatırlatma olsun bugün için. Sevgiler selamlar 🙋
İnsanları incitecek sorular sormayın. İnsanları zor durumda bırakan, utandıran sorular. Meraklı sorular. Hiç bir amacı olmayan çoğu zaman meraktan ya da laf olsun diye sorulan sorular. Çocuk yok mu? İkinci ne zaman geliyor? Evlenmiyor musun daha? Neden evlenmiyorsunuz? Kilo mu aldın? Kaç paraya aldın? Ve daha böyle bir sürü soru yazabilirim. Soruyu soranın belki kötü…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
Hata yapmak insanın değerinden bir şey eksiltmez, onun yetersiz olduğunu göstermez. Hata yapmak bir kişilik kusuru değildir. Ancak hata yapınca gerçekten üzülmek ve özür dilemek yerine kendini haklı çıkaracak şekilde konuşup karşısındakini büsbütün üzmek kişilik bozukluğunun bir işareti olabilir.